Türkiye’de Ekonomik Krizler
Türkiye’de ekonomik krizler hiç eksik olmadı yıllar boyu. Mesela, benim çok iyi hatırladığım son 30 yılımıza baktığımızda, moody’sin Türkiye’nin notunu düşürmesi ile başlayan 1994 Ekonomik krizi ve sonucunda; kur değerinde, faiz oranında tavan, netice hiper enflasyon…
Anayasa kitapçığı fırlatma hikayesi ile başlayan 2001 ekonomik krizi ve yine kur değerleri, faiz oranları kontrolden çıkıyor, ülke ekonomisi onarılması uzun yıllar alacak çöküşe maruz bırakılıyor…
Ekonomik kriz dönemlerinde ülkemizde; yatırımcılar, sanayiciler, çalışanlar, liyakatlı ve genç beyinler, geleceğe ümitle bakan gençler kaybederken birileri kazanıyor. Peki kimler kazanıyor, kimler zengin oluyor bu kriz dönemlerinde, kimler fırsata çeviriyor bu krizleri…?
Gelin birlikte bakalım…
Ekonomik krizleri ülkemizde fırsata çevirenlerin ne yazık ki hep aynı spekülatörlerin olduğunu görebiliyoruz. Kurdan, faizden nemalanan, Londra ve İsviçre bankalarında özel ve gizli kasalarda, ofshore hesaplarda parası olanlar ve hiç ölmeyeceğini zanneden sözüm ona ülkem vatandaşı(!)…devşirme baronlarını da buna dahil edersek durumun vahametini sizlere daha fazla anlatmam gerekmeyecektir diye düşünüyorum.
Ekonomik kriz dönemlerini acımasızca fırsata çeviren planlı ve yanlı spekülatörlere(şahislar, lobiler ve hatta ülkeler) karşın, bu ülkenin yükünü sırtlayan; “Çanakkale ruhu taşıyan, sorgusuz sualsiz ülkesi için canını malını feda edebilen Anadolu’nun gerçek evlatları, bu ülkenin gerçek sahipleri ve bu güzel insanların taşıdığı asil ruh” olmuştur.
Elbette tüm ülkem insanında olması gereken asil ruh…(!)
Bu günlerde faiz, kur, borsa sarmalı ile yatar kalkar olduk malumunuz. Kur yükseliyor, faiz düşüyor, borsa yükseliyor. Dikkat(!), faiz düşerken, kur yükseliyor ve eş zamanlı borsa da yükseliyor. Bir önceki yazımızda ekonomide yeni bir model mi doğuyor, hatta 3 kağıt(faiz, kur, borsa) ekonomisinden yeni bir modele mi geçiliyor? sorusu sormuştuk. Birkaç köşe yazarları ve televizyon yorumcuları haricinde henüz konu ile ilgili iktisatçı gözüyle bir değerlendirme göremedik. Yıllarca uygulanan denenmiş ekonomik modelden vazgeçmenin yanlış olduğu vurgusu dışında, literatüre konu edilebilecek somut iktisadi yorum gelmedi henüz.
Geldiğimiz nokta itibariyle, evet kur yükseliyor. Kimi iktisatçılara ve siyasi söylemlere baktığımızda yanlış ekonomi yönetimi ve neticesinde bu duruma gelindiği” vurgusu öne çıkıyor.
Gerçekten durum böyle mi? gelin birlikte bir analiz edelim.
Ben tüm bunlara katılmadığımı vurgulayarak analize geçmek isterim. Zira, cari açığa sahip ülkelerde ekonomi salt 3 kağıt(faiz, kur, borsa) ekonomisine dayandırılarak açıklanamaz. Cari fazla vermeyen ülke ekonomilerinde, ara dönemlerde mutlaka ekonomik göstergeleri dengelemeniz gerekir. Kaldı ki; dünyayı etkisi altına alan ve ülkeleri kasıp kavuran pandemi etkisi yaşanıyorken bu durum kaçınılmazdır. Tüm bunlara ilave olarak “…Çanakkale ruhunu unutmuşçasına bir yaklaşımla” kısır çekişmeler, kısa günün karı peşinde koşuşturmalar ve siyasi ihtiraslarla yangına ateşle gidildiğini görüyoruz. Peki, birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımız olan bu ve buna benzer dönemlerde vatandaşlarımızın, genç kardeşlerimizin ümidini kırmak yerine, doğruları, gerçekleri aktarmamız, hatta birlik, beraberlik ve kardeşlik temelinde ülkemize sahip çıkmamız çok daha anlamlı olmaz mı…? Nihayetinde bu ülke bizim, bizim gidecek başka yerimiz, aynı gemideyiz, sığınacak başka limanımız yok. En azından benim ve benim gibi düşünenler için durum böyle.
İzliyorum,
Dolar 15,00TL olur diyorlar, olabilir, benim bir kaygım yok, ihracatçı kazanıyor, helal olsun, üreten kazansın.
Sanayicinin sırtındaki maliyet en azından faiz oranında düşüyor, bu üretim ekonomisine verilen önemi gösteriyor.
Yabancı ülkeleri zengin eden lüks tüketim frenleniyor, cari açığın kapanmasına olanak sağlanmış oluyor böylelikle.
-Rekabetçi bir ekonomik ortam sağlanarak, dünya da ilk sırada yatırım tercihi yapılan ülke konumuna geliyor, geldi Türkiye.
Hal böyleyken neden bu gereksiz feryat…?
Kur, faiz, borsa sarmalına takılmak yerine, sayın cumhurbaşkanımızın “faiz sebep, enflasyon sonuçtur” vurgusu ile ortaya koymuş olduğu yeni bir tez, belki yeni bir model için kafa yormak çok daha doğru olmaz mı…? Türkiye büyük bir ülkedir, illa 3 kağıt(faiz, kur, borsa) ekonomisine bağlı yaşamak zorunda değildir, olmayacaktır, olmamalıdır bence. Artık, hep aynı sonuçların yaşandığı denenmiş ekonomik yaklaşımlara alternatif oluşturmanın tam zamanıdır diye düşünüyorum.
Uydurma hikayelerle çıkarılan 1994 / 1999 ve 2001’li yılların ekonomik krizleri henüz unutulmadı bu ülkede. Bu günlerde döviz 1-2 TL yükselmiş, ne olmuş ki?
Şu anda üretim, hizmet ayırımı yapmaksızın çalışacak adam bulamıyor iş insanlarımız. Bu durumu hepimiz yaşıyor ve görüyoruz.
Eksikler var mı, evet var. Eleştiri yapacak mıyız, evet yapmalıyız, ama Eleştiriler yapıcı olmalı.
Rus Lider Vilademir Jirinovski’ye muhabir sorar. Sayın Jirinovski, size sağcı, faşist diyorlar, doğru mudur? Jirinovski cevap verir: Ben “ne sağcıyım, ne solcu futbolcuyum futbolcu” der.
Artık siyaset uğruna ülkemizi feda etmek yerine ortak paydada buluşmanın vakti geldi ve geçiyor. Ve genç kardeşlerime ne olur doğruları aktaralım, siyaset uğruna gerçekleri “mali müşavir üstadlarımın” literatür terimi ile maskelemeyelim.
Ben, bugün ülkemizin emin ellerde olduğuna inanıyorum. En azından son 50 yılda yaşadığımız koalisyon dönemleri yok, 2 yıl bile sürdürülemeyen hükümetleri nasıl unutabiliriz ki?, hiç unutabilir miyiz rahmetli Ecevit’e yapılanları.
Tüm dünyada gelecek yüzyıl planı yapılırken, planların en hayırlısını yapan Allah’ın verdiği aklımızı birlik, beraberlik ve kardeşlik hukuku ile itilmiş, kakılmış, sahipsiz 1.5 milyar Müslümanın modern bir toplum olması için, dönüşümü için, liyakatı için, eğitimi için ve insanlığın refahı için kullanalım.
3 kağıt(faiz, kur, borsa) ekonomik modeli yerine artık üniversitelerin literatürüne koyabileceğimiz adalet ve hakkaniyet temelinde yeni ekonomik model çalışmaları yapalım, makaleler kaleme alalım. Gelin hep birlikte ümitvar bir model ortaya koyalım.
Düşünelim ve uygulayalım.
Gelecek bizim olsun…
Ben buna gönülden inanıyorum.
Kalın sağlıcakla…✋